Editör : Genelde makale yerine haber yayınlamaya çalışıyoruz. Fakat arada bir dikkat çekici makale bulunca yayınlamak hoş oluyor. Fakat yayınlamaya değer yazı bulmakta bazen zorlanabiliyoruz. İrdelediği konu anlamında oldukça iyi bir makale. Hani son yıllarda moda olan sözcük ile söylemek gerekirse “Okunası” bir yazı. (Yazı olduğu gibi http://evrensel.net ‘de KADRAJ adlı köşesinde yazan Sayın Özcan YAMAN’a aittir)
Son yıllarda çokca duyduğumuz, katıldığımız sanat festivalleri, sanat günleri, bienaller, contemproray’ler ve bazıları daha spesifik halde gerçekleştirilen fotoğraf, sinema, kısa film vd. Adlarla düzenlenen etkinlikler ne işe yararlar? İlk bakışta büyük, çok büyük sanat etkinlikleri. Paraların su gibi aktığı, boy boy reklamların yapıldığı yerli ve yabancı bir sürü sanatçının katıldığı organizasyonlar. Bu konu değişik yönleriyle ele alınabilir. Benim üzerinde durmak istediğim, organizasyon ve izleyici ilişkisi.
Şimdi bazı arkadaşlar onca sorun varken bula bula sanat faaliyetlerini mi buldun diyecekler. Doğrudur, güncel bir yığın sorun yaşanırken bir grup insanın / iktidarın sanat manat derdi o kadar önemli mi? Evet önemli…
“Noviembre” isimli İspanyol filminin son sahnesi şöyledir. “Sanat, geleceği içinde barındıran bir silahtır.” Ve sanat-manat…
Hem izleyen olarak hem katılımcı olarak bazılarının içinde yer aldığım bu etkinlikler de şunu gördüm; –
A) Devlet ve kurumları (resmi), büyük sermaye şirketi ya da her ikisinin organize ettiği bol sponsorlu etkinlikler hem reklam (Yalnızca paralı değil, ana haberlere bile konu olabilen haber niteliğiyle de medyada yer alan / gizli reklam diyelim) hem katılımcı sanatçı bolluğu, hem izleyici sanatçı bolluğu hem de sanatseverler (izleyici) gibi yani reklam diliyle ‘hedef kitle’yi vuran organizasyonlar olabiliyor.
B) Dernek, vakıf, oda, parti gibi kurumların kendi tabanlarına hitap eden küçük çaplı etkinlikler de yapılıyor. Bunlar daha çok bağış toplamaya yarayan kültür ve sanat faaliyetleri olarak düzenlenen konserler şeklinde gerçekleşiyor.
C) Sanat kurumlarının başında olup, yaptıkları etkinlikler vardır. Bursa Fotofest, Tekirdağ fotoğraf Günleri gibi. Film günleri vd. Bunlarda sponsorluk ilişkilerine göre izleyicilerle buluşabiliyor ya da buluşamıyorlar. Bazıları gelenekselleşebiliyor ya da kaybolup gidiyor.
D) Bir de yerel yönetimlerle iş birliği yapılarak destekle ( sponsorluk değil!) uluslararası veya ulusal sanat etkinlikleri var. Amaç Sanatın aracılığı ile yaşamın sorgulanması… Bazen izleyicisi ile buluşan bazen de buluşamayan.
E) Sanattan elde edilen birikimle “ücretsiz” yapılan, büyük kitlelerle buluşulan, sanatçıların kolektif destek verdikleri Grup Yorum’un gelenekselleştirdiği halk konserleri var.
Bu şekilde daha bir çok kategorilere ayırabiliriz…
Peki neden sanat bu kadar çok sevilir? Başta büyük sermaye olmak üzere devletin kurumları destek olur? Çünkü sanat İDEOLOJİKTİR. Çünkü sanat SİYASİDİR. Çünkü sanat GÖRÜNÜRLÜK sağlar…
Onun içindir ki her sanatsal etkinlik sınıfsal bir içerik taşır. İktidarlar sanatı çok sever. (bkz. Hitler ve Almanya tarihi) İktidara gelmek isteyenler sanatı kullanır. (bkz. Mediciler/Floransa) Sermaye sanatı çok sever (bkz. Sosyal sorumluluk projeleri vs.) Hükümetler icraatlarını sanatı kullanarak görünürlüklerini arttırırlar. (bkz. AKP’nin projeleri) neyse uzatmayayım.
Sanat dendiğinde yukarıda saydığımız sorunlu alanlarla ilişki içinde olanlar var. Siyasi ve ideolojik yanı bir kenara bırakıp (bıyık-sakal hikayesi gibi) sanatsal etkinlik(!) yaptıklarını iddia edenler, hem de Meseleyi sınıfsal boyuttan, ekonomik ihtiyaçlar boyutuna çekip haklılık peşinde koşan kişi ve kurumlar. İçeriği muhalif, biçimi iktidardan yana) neyse…
Birde son katıldığım “Uluslararası Çukurova sanat günleri” gibi iyi niyetli, bir kaç kişinin omuzunda halka ulaşma ve sanatın diliyle derdini anlatma gayretinde olan girişimler. Suriye gerginliğinden konukları gelemeyen, ekonomik sıkıntılarını imece yöntemiyle çözmeye çalışan, biçimsel olarak mütevazı içerik olarak dolu dolu olan, ancak 10 yıllık birikimle yüzlerce sanatçının katıldığı ( bir çoğu isim yapmış) gelenekselleşmiş ama kitleselleşememiş sanat günleri var Adana’nın. Bu konu tartışılmaya değer. Kimi halk gelmiyor diyebilir. Kimi iktidarın borazanını çalmadığı için halka ulaşılamıyor diyebilir. Kimi şu düşüncenin adamları kimi bu düşüncenin adamları diyerek destek vermediklerini söyleyebilir ama tartışılmalı. Daha önceleri yazmıştım. Adana merkezde yapılan bir sanat etkinliğine (Ki 10 yıldır yapılıyor ve katılım fena olmuyormuş) katılacak, sendikalar başta olmak üzere parti-ler, sanat dernekleri, işçi, köylü, şehirli, genç, yaşlı, öğrenci kimse yaşamıyor muydu?
Evet sanat önemli. Haftaya devam edelim, tartışalım. Özellikle 1 Mayıs öncesi…
Not: Konuyla ilgili düşüncelerinizi (isterseniz görselle birlikte) gönderirseniz bu köşede paylaşırız. (Yazarın ilgili yayındaki köşesi olup e-mail :[email protected] yazılabilir)
Kaynak :[-]