op-art

Sanat akımları üzerine : Op-Art

Optik Sanat ya da kısa adıyla Op-Art; 1960’larda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akımdaki eserler; geometrik şekiller ve çizgiler kullanılarak göz yanılsamaları yaratır. Eserler genelde soyuttur ve siyah-beyaz renkler daha sık kullanılır.

Lekecilik ve hareket resmine karşı gelişen bu sanat akımı, sanat yapıtını bilimsel temellere göre şekillendirmiştir. Eserlerinin temelinde geometri ve fizik yatan Op-art, bu özelliği ile bilimi adeta ayrılmaz bir parçası haline getirmiş ve süreç içerisinde tamamen bilime endeksli bir yapıya bürünmüştür. Akımın temsilcilerinin hareket noktası, görsel sanatta bir sanat eserinin “gözle görülme” esasıdır. İnsan doğasının en temeline inen bu anlayış, görsel bir sanat eserinin anlaşılması, beğenilmesi ve sair her şeyden önce “görülmesi” gerektiği düşüncesiyle yola çıkmıştır.

İnsan doğası gereği, insanın evrendeki bir cismi “görebilmesi” için gözüne bir uyarıcının, yani ışığın ulaşması gerekir. Göze ulaşan ışığın belli bir ahenk arz etmesi ve zıt tonlar içermemesi de gözün bu uyarana karşı uyumlu bir tepkime geliştirmesine olanak sağlar. Akımın sanatçıları da bu noktadan hareketle, ışıkta oluşturacakları dengesizliğin gözde uyumsuz tepkimelere yol açacağını bilerek optik sanat akımını başlatmışlardır.

Op-Art‘ın mantık temelinde yükselen popülaritesi, bu akımın soyut bir sanat alanı olmaktan sıyrılarak gündelik hayatımızda da yer edinmesini sağlamıştır ve özellikle tasarım alanında sıklıkla kullanılmaktadır. Örneğin sokakta yürürken, op-art tasarımlarıyla bezenmiş bir güneş gözlüğünü görmeniz işten bile değildir. Günümüzde artık duvar süslemeleri, halılar, küçük ev eşyaları veya sanata yer verilmek istenen sair pek çok üründe de yine optik sanat izlerinin görülmesi son derece olağan bir durumdur.