Garip akımının kurucusu şair Orhan Veli Kanık, 1950’de hayata veda etti. Orhan Veli’nin ölüm şekli, O günden bu yana Türkiye’de bazı konularda değişen bir şey olmadığını ortaya koyuyor çünkü hala belediye çukurlarına düşerek ölenler oluyor…
Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914’te İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde başladığı öğrenimini Ankara’da sürdürdü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne devam etti (1932-36). Ankara PTT Genel Müdürlüğü’nde memur olarak görev yaptı.
Askerliğini yaptıktan sonra MEB Tercüme Bürosu’nda çalışmaya başladı (1945). Ancak kurumda esen anti demokratik hava nedeniyle görevinden istifa etti (1947). İlk yazıları lise yıllarında çıkardığı ‘Sesimiz’ adlı okul dergisinde, daha sonraki şiir ve şiir yazıları ‘İnsan’, ‘Ses’, ‘Gençlik’, ‘Küllük’, ‘İnkılapçı Gençlik’ dergilerinde yayımlandı.
1947 yılından itibaren çeviriye ağırlık veren Orhan Veli, Mehmet Ali Aybar’ın çıkardığı ‘Hür’ ve ‘Zincirli Hürriyet’ adlı gazetelerde eleştiriler, ‘Ulus’ta ‘Yolcu Notları’ başlıklı yazılar yayımladı.1941’de liseden arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte ‘Garip’ adlı şiir kitabını yayınlayarak, o güne dek Türkiye’de bilinen şiirin her formuna karşı çıktı.
1 Ocak 1949 tarihinden itibaren 15 günde bir yayımlanan ‘Yaprak’ dergisini çıkarmaya başladı. 15 Haziran 1950’ye kadar yayımlanan bu dergiyi parasal güçlükler nedeniyle yayımlayamaz olunca Ankara’dan ayrılıp, İstanbul’a döndü. Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le birlikte Nazım Hikmet’in yaptığı açlık grevine destek verdi ve iki günlük sembolik bir açlık grevi yaptı. Nazım’ın hapisten çıkmasından sonra da onu desteklemeye devam etti.
Orhan Veli, eserlerinde sınıfsal çelişkilere de yer verdi. “Ciğercinin Kedisi ile Sokak Kedisi” adlı şiirinde bu çok açık bir şekilde ortaya çıkar. Sokak kedisi, ciğercinin kedisine şöyle seslenir:
Uyuşamayız yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı
kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak tanrının günü…
Ciğercinin kedisi ise şöyle karşılık verir:
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul’dakileri sen,
Ankara’dakileri sen…
Sen ne domuzsun sen!
Orhan Veli, Ankara’da bir gece sokakta bir belediye çukuruna düştü ve başından yaralandı (10 Kasım 1950). İki gün dinlendikten sonra İstanbul’a gitti. İstanbul’da bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirdi ve hastaneye kaldırıldı (14 Kasım 1950) . Alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi edildi, ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı gün akşama doğru komaya giren Orhan Veli, geceleyin saat 23.20’de hayata gözlerini yumdu. Şiirlerinden yapılan seçmeler İngilizce, Fransızca, Rusça, Yunanca gibi çeşitli dillere çevrildi.