Oscar Claude Monet, 14 Kasım 1840 yılında Paris’te gemici ve müziksever bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Monet, beş yaşındayken ailesiyle başka bir şehre taşınmış babası kayınbiraderinin toptan meyve-sebze satışına ortak olmuştur. Monet daha çok denize yakın yerlerde yaşamayı ve kırsal yerleri keşfetmeyi çok seviyordu bu yüzden de okula olan ilgisi konusunda problem yaşıyordu : “Defterlerimi hocalarımın yüzlerinin önden ya da yandan görünüşleriyle doldurdum ; bunlar biçimi olabildiğince bozulmuş, epey kaba çizimlerdi.”
Monet daha 16 yaşındayken yaptığı karikatürlerle oldukça ün salmış, daha sonra ise Le Havre’daki insanları çizerek para kazanmıştır. Her pazar günü neredeyse yaklaşık beş karikatürü bir çerçevecinin dükkanına asılır, Le Havre’daki insanlar karikatürlerde kendilerini ya da arkadaşlarını görünce gülerlerdi.
İlham veren deniz manzaları
Dükkan sahibi sadece Monet’in değil, başarılı yerel bir sanatçı olan Eugene Bouidin’in küçük deniz manzaraları resimlerini asmıştır. Yıllar sonra Monet’ten şunları duyacaktık : ” Boudin’i ustam olarak görüyorum.” Ancak Monet 15 yaşındayken tanıştığı bu sanatçıyı gençliğin verdiği kibirle küçümseyecekti.
İlerleyen günlerde Boudin,ona yeteneğini karikatür çizerek harcadığını bunun yerine deniz manzaraları çizmeye davet etti. Monet Boudin’le yaşadığı bu yolculuğu şöyle anlatıyor : ” Daha da dikkatli gözlemledim, sonra sanki bir perde kalktı… Resmin ne olabileceğini kavradım… Sen bana görmeyi ve anlamayı öğreten ilk kişiydin!”
Boudin’in, ışığı ve hava durumunun etkilerini yakalama vurgusu, Monet üzerinde kalıcı bir bakış açısı olacaktı. Daha 18 yaşındayken, Bouidin ile Le Havre da her yıl düzenlenen sergide eserlerinin olması başlangıçtı. Monet’in daha sonraki resim serüveninde hava durumu, güneşin açısı, kısaca ışık ve gölge egemen oldu.
Kısaca, Claude Monet; “Ya karşısında ya da üstünde olmak isterdim denizin her zaman. Öldüğüm zaman da bir şamandıraya gömülmek isterdim.”