Müzik dünyası her geçen gün teknolojiyle birlikte dijitalleşiyor, yenileniyor,güçleniyor ve etkisini arttıran bir müzik kültürü etrafımızı sarıyor. Bu kültür hem yeniliğe açık, hem deneysel hem zevkli olmasıyla beraber bir çok şeyi de kolaylaştırmış oluyor.
Ancak bizim fikrimizce bu ‘ kolaylaşma ‘ bazen farklılaşmayı, bazen çok değerli olanı geri itme ve unutma eğilimini de yanında getiriyor. Dijital ortamların insanlara sağlamış olduğu olanaklar göz ardı edilemez, ancak geçmişten gelene de kulak vermeyi unutmamalı insan.
Ne zaman maziden bahsetsek aklımızda direk hüzünlü besteler çalınır. Bu sebeple bizde Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak, en eski hüzünlü kompozisyonlardan biri olan Seikilos Ağıdı’nın hikayesinden bahsetmek istiyoruz.
Antik Yunan’dan kalma, dünyanın bilinen en eski ikinci kompozisyonu Seikilos. Bu ağıt, bir çiçek standı olarak kullanılan mermer bir taşın üzerine kazınmış, dünyadaki en yaşlı ve en eski müzik bestesi. Söylentiye göre, “Seikilos Efsanesi” olarak da bilinen bu kompozisyon, Danimarka Ulusal Müzesi’nde yerini almadan önce yıllarca bir evin bahçesinde dikkat çekmeyecek bir şekilde tutulmuş.
M.Ö. ikinci yüzyılda yaşamış Seikilos’un, bu notaları ölen karısı Euterpe’nin anısına onun mezar taşına yazmış olduğu biliniyor. Daha öncesinde de mezar taşlarında buna benzer kompozisyonlar bulunmuş ancak hiçbiri MÖ 100 yılında cisimleşmiş Seikilos Ağıdı kadar başarılı bir şekilde günümüze gelememiş. Seikolos Mezar Yazıtı üzerindeki bu ağıt, müzikal olarak tamamının yorumlanması mümkün olan ilk eser.
Bu mezar yazıtı 1882-1883 yıllarında Aydın-İzmir demir yolunun inşaatı sırasında Edward Purser tarafından, Tralleis Antik Kenti’nde bulunmuş. Purser bunu kendi özel koleksiyonuna eklemiş. Sonrasında, sütunun altı kırık tabanı Purser’in eşi tarafından saksı olarak değerlendirildiği için, metnin bir satırının kayıp olduğu söylentisi ortaya çıkmış. Bu nedenle de Seikilos’un bu ağıdı ölen karışı Euterpe’ye mi, yoksa oğluna mı yazdığı henüz kesin olarak bilinmiyor.
Yazıtta, ağıdın sözleri harflerle sembolize edilmiş.
Sözlerini siz de merak ediyorsunuzdur.
İşte eserin Antik Yunanca güftesi ve Türkçe karşılıkları:
Ὅσον ζῇς, φαίνου, Hoson zês, phainou,
Yaşadığın müddetçe, parla
μηδὲν ὅλως σὺ λυποῦ· mêden holôs su lupou;
Dertsiz tasasız ol
πρὸς ὀλίγον ἐστὶ τὸ ζῆν, pros oligon esti to zên,
Hayat çok kısa, hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme
τὸ τέλος ὁ xρόνος ἀπαιτεῖ. to telos ho chronos apaitei.
Ve zaman her şeye gebedir
Her şey ne kadar değişmemiş değil mi?
Aradan geçen yüzlerce yıl, insanoğlunun duygu ve düşüncelerinde hiçbir şeyi değiştirmemiş.
Söylenenler aynı, kalpten geçen temenniler aynı…
Bulunuşundan itibaren, eserin başından çok fazla olay geçmiş. Neyse ki, 1966’dan bu yana Kopenhag’daki Danimarka Ulusal Müzesi’nde güvenli bir şekilde tutuluyor. Yani 84 yıllık yolculuğu Danimarka’da son bulmuş oluyor.
Gönül isterdi ki, bu efsanevi eser bulunduğu yerde, doğduğu coğrafyada sergilensin. Ancak görüldüğü üzere şimdiye kadar bu pek mümkün olmamış. Biz de bundan sonrası için umalım. Belki o zaman birçok şey daha farklı ve daha pozitif görünür gözümüze…