Küratörlük, enstalasyon, heykel, fotoğraf, sinema ve edebiyat gibi birçok yeteneğe sahip Çin’in çağdaş sanatla tanışmasını sağlayan “asi bir deha”dır Ai Weiwei.
Ünlü şair Ai Qing’in oğludur Ai. Babasının sağ karşıtı hareketlerinden dolayı çocukluğu ailesiyle birlikte Xinjiang İşçi Kampı’nda geçmiştir. 1975’te Pekin’e, 1981’de ABD’ye gider ve burada Marcel Duchamp, Andy Warhol gibi öncü isimlerden etkilenmesi sanatının dönüm noktasıdır.
Birçok sanat eserine imza atmıştır. En büyük mottosu Çin’de ne olup bittiğini gizli tutmamak olan Ai, aynı zamanda eski ve yeniyi sentezleyerek sanatını icra etmiştir. Çoğu eserinde Çin ve Batı kültürünün karşılaştırılmasına da rastlamak mümkündür.
Sadece sanatçı kişiliğiyle tanınmayan Ai, aynı zamanda aktivist ve insan hakları savunucusudur. Politik dili, mesaj içerikli çalışmaları yüzünden çoğu zaman başı hükümetle derde girmiş fakat asla yılmamıştır. Bunun en büyük örneklerinden biri, 2008 Siçuan Depremi’nde çok sayıda yıkılan ve binlerce ölüme sebep veren inşaatların peşine düşüp, inşaatta kullanılan malzemelerin kalitesizliğini ve eksikliğini belgeleyerek tüm dünyaya kanıtlamasıdır. Bu şekilde de resmi makamların hedefi olmuştur. “Vergi yolsuzluğu” iddiasıyla hapse atılır, ardından kefaletle serbest bırakılır.