Yeni filmiyle yine korkuların üzerine giden Weingartner, kapitalizmden şikâyetçi. “Kapitalizm insanın ruhunu elinden alıyor. Bu sistemin içinde yaşamak zorunda değiliz. Kendimizi ondan soyutlayabiliriz” diyor.
“Eğitmenler” filmi ile “bazı insanların asla değişmeyeceğini” yüzümüze vuran yönetmen Hans Weingartner İstanbul Film Festivali’ne son filmi “Ormandaki Kulübe” ile konuk oldu.
Weingartner, Zenginlerin evine girip eşyaları ve sistemi altüst eden bir grubu izlediğimiz 2004 yapımı “Eğitmenlerin yarattığı dünya çapındaki etkisinden söz ederek başlıyor konuşmaya. Orjinal adı “Bolluk Günleriniz Sona Erecek olan filmin ardından Arjantin’de, Zürih’te, Kolombiya’da, Hamburg’ta filmdekine benzer türlü eylemler yapılmış. “Hamburg’un elit lokantalarından birinde birkaç kişi filmdeki eylemi yaptılar. Giydikleri tişörtlerde de filmin adı yazıyordu. Bir de bir bankaya dalıp yere “Bolluk Günleriniz Sona Erecek yazanlar olmuştu. Bir filmin sadece izleyenleri eğlendirmekten öte gerçekliğe erişip etkileyip değiştirdiğini görmek muhteşem bir şey. Filminiz ekrandan çıkıp realiteye geçiyor.
Weingartner’ın senaryosunu Almanya’da yaşayan bir Azeri olan Cüneyt Kaya ile birlikte yazdığı yeni filmi ise dostluk ve yine özgürlük üzerine bir film. Doğayla uyum içinde yaşamak, antidepresanlara ihitiyaç olmadığı bir dünya yaratmak üzerine kurulu. Şehir insanının kendi yarattığı korkuları da hedef alan film, “Eğitmenlerdeki “Bazı İnsanlar Asla Değişmez söylemi gibi “Korku Gereksizdir” üzerinden kuruyor yeni cümlesini.
“Ergenliğin de getirdiği heyecanla korkuların karşısında durabilmekten yola çıkan “Eğitmenler”e karşılık “Ormandaki Kulübe”de aslında bu korkunun gerekli olmadığı üzerine bir yaklaşım var. Bu sistemin içinde yaşamak zorunda değiliz. Kendimizi ondan soyutlayabiliriz. Karakter, bu dünyaya ait olmak istemediği için bir nevi kendi dünyasını yaratıp sistemden kaçmak, uzaklaşmak istiyor. Kapitalizmin insanların ruhlarını elinden aldığı üzerine tema edindik diyor Weingartner.
Ruhsal bozukluğu olan bir adam ve bir çocuğun kurdukları dostluğa odaklanan “Ormandaki Kulübe” insanın yaşayabileceği en iyi dünyayı yine kendisinin yaratabileceğini söylüyor. Hastaneden çıkan ve dünyaya yeniden ayak uydurmaya çalışan Martin’in göçmen çocuk Victor ile tanışması, ormanda yaptıkları kulübede, yaşamak istediği hayata başlaması…
Aynı zamanda nörolog olan Weingartner, “Almanya’da antidepresanlar reçetelere 2010’da 2001’e göre tam iki kat fazla yazılmış. Eminim diğer ülkelerde de artış gösteriyordur. İnsanlar çok daha fazla stres altında oldukları için bu ilaçları tüketiyorlar. Ve bu da aslında yine kapitalizmin bir getirisi. Bu filmin de ‘Eğitmenler’ gibi insanların üzerinde etki bırakmasını isterim elbette. Ama çevremize bir bakalım, Türkiye’ye bakalım. Hâlâ sosyal hareketin ve onun bir gücünün olduğunu düşünüyor musunuz?” diyerek de bu sisteme dair umutsuzluğunu vurguluyor.
Kaynak : Cumhuriyet.com.tr