narsanat-one-cikan

‘Cennete yükselen merdiven’ ve tarihçesi

Düşünmek için tasarlanmış olan bu Bizans eseri, Hristiyan bir rahip olan ve daha sonra Mısır’ın Sina Dağı’nda Azize Katherina Manastırı’nda baş rahipliğe yükselen Yuhanna Klimakos’un eserlerini süsler. İlahı yükseliş Merdiveni adını alan bu eser, Eski Ahitte geçen Yakup’un rüyasında gördüğü, meleklerin yeryüzünden cennete çıkmak için kullandığı merdivenden esinlenerek 7.yüzyılın ilk yarısından yazılmaya başlar.

Bu kutsal sayılan rehberde Yuhanni Klimakos ( klimakos merdivende duran kişi anlamına gelmekte.) kurtuluşa ulaşmanın 30 evresini betimler.

Göksel Merdiven, eserindeki temel metafor ruhsal gelişimin evresine karşılık gelen 30 basamağın canlandırılmış halidir. Merdivene görsel olarak bakacak olarak  ikonayı ortasından kesecek, iki eşit parçaya ayırabilecek çarpraz bir şekil oluşturulur.

Aziz Yahya’nın  yönlendirdiği rahiplerin tırmandığı merdivene bakan izleyici, cennet ve cehennemin,kurtuluş ve lanetleniş, erdem ve günahı bütün açıklığıyla karşı karşıya alır. Rahipler merdivenin başında selamlama,karşılama hareketiyle bekleyen ve bu yola ulaşmada rehberlik eden İsa figürüyle karşılaşırlar.

Yuhanni Klimakos’u tanıyalım

Manastırlarda her Büyük Oruç Devresinde bütünüyle okunan ve ruhsal bilgelik hazinesi olan Tanrısal Yükselişin Merdiveni adlı eserin yazarı olarak tanınmıştır. Ayrıca Büyük Oruç Devresinin Dördüncü Pazarında da anılır.

On altı yaşındayken Sina Dağı’ndaki manastıra (şimdi Azize Kathrin manastırı) girmesinden önceki yaşamı hakkında bilgi yoktur. Bu manastırda 80 yaşındaki ölümüne kadar kalmıştır.

Manastıra ilk girdiğinde on dokuz yılı ruhsal babası Martiriyos’a mutlak itaat ile geçirmiştir. Martiriyos ölünce yakındaki bir mağaraya yerleşmiş ve orada yirmi yıl boyunca sıkı bir çilekeş yaşam tecrübe etmiştir. Merdiven eserini bu dönemde yazmıştır. Kardeşleri tarafından baş keşiş yapılınca istemese de manastıra dönmüş ve günlerinin kalanını ruhsal çocuklarını kurtuluş yolunda yönlendirerek geçirmiştir.

Bir keresinde çok konuştuğu gerekçesiyle bir keşişin onu eleştirdiğini duymuş, keşişi kınamak yerine bir yıl boyunca sessiz kalmış ve kardeşleri konuşması için ona yalvarıncaya kadar tek bir söz söylememiştir. Bir keresinde de büyük bir hacı topluluğu Sina Dağı’na gelmiştir.

Akşam yemeğinde Yahudi olarak giyinmiş genç bir adamın masada hizmet ettiğini, diğer hizmetlilere emirler verdiğini ve sonra gözden kaybolduğunu görmüşlerdir. Bunun anlamını merak edip tartışırlarken Yuhanna şöyle demiştir: “Onu aramayın, o kişi size kendi evinde hizmet eden Peygamber Musa idi”.

Kutsal baş keşiş, ölümünün yaklaştığını anlayınca kardeşi Yorgo’yu ardılı atamıştır. Yorgo, sevgili kardeşinin yaklaşan ölümüne çok üzülmüştür; ancak Aziz Yuhanna ona ölümünden sonra Tanrı’ya yakın olmaya layık bulunması durumunda Yorgo’nun da aynı yıl göğe alınması için dua edeceğini söylemiştir. Bu da gerçekleşmiştir: Aziz Yuhanna’nın ölümünden on ay sonra Yorgo da Rabde dinlenmiştir.