Sanatçı Serap KÖKTEN 2-16 Ekim 2015 tarihleri arasında İstanbul GALERİ EKSEN de açacağı SEMBOLİST İMGELER/ SYMBOLIST IMAGERY’’ konseptiyle sanatseverlerle buluşuyor.
“ Salt bize sunulan görüntünün bir bakıma ‘durağan’ lığın ötesinde, görmek istediklerimiz, imgelem gücü ile algıladıklarımız dolayısıyla ruhun sorgulanması ‘devingen’ liği ve zaman zaman da bu karşıtlığın birlikteliği. Soyut düşünceyi şekillendirmek ise bu yolculuktan arda kalan… Serap Kökten kendi sanatsal duyumsamalarını bu şekilde özetler
Sanatçı, gerçekliğin ve imgelemin tüm ayrıntılarını bizde bıraktıkları soyut düşünceleri sembollerin yol gösterici gücüyle birleştirmektedir. Klasik bir gelenek değil sanatçının bize taşıdığı simgesel imgeler.. Charles Baudelaire, Albert Einstein, İbn-i Sina, Ömer Hayyam, Charlie Chaplin, Herakleitos, Friedrich Nietzsche ve İbn-i Haldun’un düşünsel ritüelleridir aslında…
Küratörlüğünü Necmi KARKIN ’ın yaptığı sergi de sanatçının 25 özgün çalışması yer alacak ve sergi 16 Ekim 2015 tarihine kadar Galeri Eksen de açık kalacaktır.
Sergi Açılış Kokteyli: 2 Ekim 2015 19.00
Sergi Süresi: 2-16 Ekim 2015
SERAP KÖKTEN Kimdir?
31 Mayıs İstanbul doğumlu. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar bölümü yüksek lisans mezunu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi. İllüstratör Ufuk Suçsuzer den desen eğitimi, Zahit Büyükişleyen, Ergin İnan, Canan Beykal, Kaya Özsezgin, M. Turan Aksoy, Sinan Demirtaş, Ferhat Özgür gibi hocalardan teorik ve pratik dersler aldı. Özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Unesco A.I.A.P. Türkiye Ulusal Komitesi Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (U.P.S.D.) üyesi.
Hayal gücünü, sanat kurallarının dışında kullanabilme işi başlangıç noktasıdır.
İnsanın dış dünyaya oynadığı “tiyatro” nun aksine, içinde yaşattığı kişisel gerçekliği, imgelerle buluşturup bunu fütursuzca resmetmek, tinsel derinliklerde gizleneni, bilinçaltına itileni vurgulamak ve görünmeyeni kurcalamak, bireyin zarar göreceği her türlü toplumsal baskı sorunsalı ve bu geniş yelpazenin içerisinde barınan bilinçsiz bir şekilde dünyaya getirilen bebekler, yasaklar, tabular, günahlar, bastırılmış duygular…Yaşanan özlemler, zaaflar, acılar ve aşk. Bunun akabinde meydana gelen anlık çöküşler ve ruhsal kabarmalar dolayısıyla insanın içinde yaşadığı ‘Med-Cezir’ tuval yüzeyine entegre eder.
Bütün bu edimsel haller kendini düşsel şekliyle gösterecektir.
“Gün ışığında görünen değil, alacakaranlıkta keşfedilmeyi bekleyen gerçeklik”…
Salt bize sunulan görüntünün bir bakıma ‘durağan’ lığın ötesinde, görmek istediklerimiz, imgelem gücü ile algıladıklarımız dolayısıyla ruhun sorgulanması ‘devingen’ liği ve zaman zaman da bu karşıtlığın birlikteliği. Soyut düşünceyi sembollerle ifade etmek ise bu yolculuktan arda kalan…
İzleyici, resimlerin karşısında kendini, gerçeklerden, estetik geleneklerden ve kurallardan arındırmalı. Bu hayal oyununa bu şekilde dahil olmalı.
GALERİ EKSEN