İş Bankası partnerliğinde düzenlenecek 13.!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, bu yıl da yılın en çok konuşulan filmlerini Türkiye’ye getiriyor, partileriyle şehri ayağa kaldırıyor, etkinlikleriyle dünyamızı değiştirmeye devam ediyor. !f İstanbul, 13 Şubat’ta İstanbul’dan yola çıkıyor, 27 Şubat-2 Mart 2014 tarihlerinde de Ankara ve İzmir’e uğruyor!
İş Bankası partnerliğinde ve Mars Cinema Group ortaklığında yapılacak 13. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 13-23 Şubat 2014 tarihlerinde İstanbul’da, 27 Şubat-2 Mart 2014 tarihlerinde ise Ankara ve İzmir’de gerçekleşecek. !f İstanbul bağımsız sinemanın en iyilerini, yılın çok konuşulan ve bol ödüllü filmlerini sinemaseverlerle buluştururken, !f music partileriyle İstanbul’un eğlence hayatına alternatif olacak, !f ² ile de 30 şehre film götürecek.
13. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 13-23 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da Beyoğlu Cinemaximum Fitaş, İstinye Park Cinemaximum, Cinemaximum Budak; 27 Şubat-2 Mart tarihlerinde de Ankara Cinemaximum Armada ve İzmir’de ise Cinemaximum Konak Pier sinemalarında gerçekleşecek.
Yılın beklenenleri yine Digiturk’le yine !f’te!
Digiturk Galaları, Toronto’dan Venedik’e, Cannes’dan Sundance’e, dünyanın önemli festivallerinde büyük ilgi görmüş, yılın en çok beklenen filmlerini Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşturuyor.
The Hunting Party/Av Partisi, Matador filmleriyle tanıdığımız Amerikalı Richard Shepard’ın yazıp yönettiği, Jude Law’ı en sıra dışı rollerinden birinde izleyeceğimiz suç komedisi Dom Hemingway; arkadaşlıklar ve geçici aşklar üzerine eğlenceli hikayesiyle eleştirmenlerin gözdesi olmuş, Tarantino’nun “2013’ün en iyi filmleri” listesinde de 5. sırada yer almış Joe Swanberg imzalı Drinking Buddies/Akşamdan Kalanlar; San Sebastian’da Büyük Ödül’ün yanı sıra Özel Mansiyon ve Selanik’ten FIPRESCI ve Jüri Özel ödüllerini kapan, başroldeki Samuel Lange’ın oyunculuğuyla !fçilerin kalbini fethedecek Bad Hair/Kıvırcık Saç; Locarno’da kadın oyuncu dahil dört ödül birden alan, Atina ve Valladolid’de seyircinin gönlünü kazanıp ödüllere boğulan Short Term 12/Kısa Dönem 12; Louise Archambault’un Locarno’dan Seyirci Ödüllü dokunaklı aşk filmi Gabrielle, Alex Gibney’nin Julian Assange ve Bradley Manning’in psikolojilerini ve onların etrafında yaratılan efsaneleri kurcalayan belgeseli We Steal Secrets: The Story of WikiLeaks/Sırları Çalıyoruz: WikiLeaks’in Hikâyesi; ünlü İtalyan aktris Valeria Golino’nun yönettiği, yılın ödüllere doymayan filmlerinden Honey/Bal; ilk uzunu Reconstruction/Yeniden Sev Beni’den beri kendine sıkı hayranlar yaratan Christoffer Boe’nun yeni filmi Sex, Drugs & Taxation / Spies & Glistrup; Amerikan bağımsız sinemasının gözde kadın yönetmenlerinden Kelly Reichardt’ın bir barajı havaya uçurmayı hedefleyen radikal çevreci üç aktivistin hikâyesine odaklandığı etkileyici filmi Night Moves/Gece Planı; Karl Lagerfeld, Tom Ford, Donatella Versace’nin arz-ı endam ettikleri, Fransız Vogue dergisinin eski editörü Carine Roitfeld’in hayatını anlatan Mademoiselle C/Matmazel C; aynı zamanda ünlü bir modacı olan Agnès B.’nin bir çocukluk travmasının çetin ve sinemasal olarak çok yönlü hikâyesini anlattığı filmi My Name is Hmmm…/Benim Adım Hmmm…; 2007’de çektiği Amal’la yakın takibe aldığımız Hindistan asıllı Kanadalı yönetmen Richie Mehta’nın çalışmaya gönderdikleri çocukları Siddharth’ı kaybeden bir ailenin yürek burkucu hikâyesini konu alan Siddharth; Sundance’te oyuncu performanslarına Jüri Özel Ödülü getiren ve yılın en parlayan bağımsızlarından The Spectacular Now/Şu An Muhteşem; Irvine Welsh’in aynı adlı romanından uyarlanan, James McAvoy’u psikopat, seks düşkünü, alkolik ve uyuşturucu bağımlısı bir polis olarak izleyeceğimiz Filth/Pislik ve sıkı sinefillerin ilk uzunu Abel’den beri takip ettikleri Hollandalı usta Alex van Warmerdam’ın izleyen herkesi şaşkınlığa sürükleyen son yapıtı Borgman/Bela, “Galalar” bölümü filmlerinden sadece birkaçı.
Bu bölümde ayrıca; yılın merakla beklenen filmlerinden Nymphomaniac, Dallas Buyers Club, The Double, Under the Skin, Is the Man Who Is Tall Happy?: An Animated Conversation with Noam Chomsky, The Wind Rises ve The Grandmaster da Türkiye galasını yapacak filmler arasında…
Lars von Trier, her zamanki gibi provokatif bir işe soyunduğu Nymphomaniac/İtiraf’ta, seks bağımlısı bir kadının çocukluğundan yetişkinliğe, hayatının farklı dönemlerini anlatıyor. Trier’in ürkünç ve büyüleyici dört saatlik bu epik filmi, Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Christian Slater, Uma Thurman, Willem Dafoe, Udo Kier gibi bir arada görmesi hayal olabilecek bir kadroyu buluşturuyor ve kuşkusuz yılın sinema olayı oluyor.
Başta C.R.A.Z.Y./Çılgın olmak üzere Young Victoria/Genç Victoria, Café de Flore/Ruh Eşim gibi filmleriyle kendi takipçilerini yaratan Jean-Marc Vallée’nin Altın Küre’lerde 2 dalda adaylığıyla Oscar’a göz kırpan son filmi Dallas Buyers Club/ Sınırsızlar Kulübü; sarsıcı hikâyesi kadar Matthew McConaughey ve Jared Leto’nun oyunculuklarıyla da yılın en merak uyandıran projelerinden…
2010’da gönlümüzü çeldiği bağımsızı Submarine’den beri sesi soluğu çıkmayan ve ne yapacağını heyecanla beklediğimiz Richard Ayoade’nin ikinci filmi The Double/Öteki ise (2013) kendisiyle tıpatıp benzerlik gösteren ‘öteki’ kendisiyle tanışan bir adamın deliliğe doğru giden hayatını anlatıyor. Dostoyevski’nin yazdığı dönem ağır eleştirilere maruz kalmış, ama zamanla bir başyapıta dönüşmüş aynı adlı romanından uyarlanan film, Jesse Eisenberg ve Mia Wasikowska’nın uyumuyla da göz dolduruyor.
Chungking Express, In the Mood for Love/Aşk Zamanı, 2046, My Blueberry Nights/Benim Aşk Pastam filmlerinin usta yönetmeni Wong Kar-Wai’nin son filmi The Grandmaster/Büyük Usta’sı ise, 1930’larda geçiyor ve Bruce Lee’nin de hocası olan dövüş sanatları ustası Ip Man’ın hayatına odaklanıyor. Uzakdoğu festivallerinde ödüllere boğulan ve her Wong Kar-Wai filminde olduğu gibi tasarımı ve görselliğiyle büyüleyen film, yönetmenin fetiş oyuncusu Tony Leung ile Ziyi Zhang’ı buluşturuyor.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind/Sil Baştan, The Science of Sleep/Rüya Bilmecesi filmlerinin yaratıcısı Michel Gondry’nin heyecanla beklenen belgeseli Is the Man Who Is Tall Happy?: An Animated Conversation with Noam Chomsky/Uzun Boylu Adam Mutlu Mu?: Noam Chomsky ile Canlandırma Bir Sohbet, dilbilimci, filozof, tarihçi, mantıkçı, aktivist, siyasi eleştirmen ve yazar sıfatlarının hepsini taşıyan Noam Chomsky’le yaptığı sohbetlerden oluşuyor. Gondry’nin animasyonlarla tarif ettiği bu sohbette, yaşayan en büyük filozoflardan birinin çocukluğundan bugüne süren etkileyici hayatını dinliyoruz.
Radiohead’den Massive Attack’e, pek çok ünlü gruba çektiği videolarla ve Sexy Beast/Seksi Hayvan, Birth filmleriyle tanıdığımız Jonathan Glazer’ın Michel Faber’ın Türkçede de yayımlanan aynı adlı kitabından uyarladığı Under the Skin/Derinin Altında’sı, kendisine seksi bir kadın imajı vererek erkekleri avlayan tehlikeli bir uzaylıyı anlatıyor. Femme fatale uzaylı rolünde Scarlett Johansson’ı izleyeceğimiz bu etkileyici bilimkurgu, 1976 tarihli klasik The Man Who Fell to Earth/Dünyaya Düşen Adam’ın kadın versiyonu yorumlarıyla karşılanmıştı.
Bölümün en heyecan uyandıran filmlerinden biri de The Wind Rises/Rüzgâr Yükseliyor kuşkusuz. Anime dünyasının usta ismi Hayao Miyazaki’nin sinemaya vedası olacağını söylediği film, 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan Zero avcı uçaklarının tasarımcısı Jiro Horikoshi’nin hayatına odaklanıyor ve yönetmenin hayranları ile anime tutkunlarını bir kez daha büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.
Yılın ilham veren yönetmeni aranıyor!
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin uluslararası yarışmalı bölümü Keş!f, altıncı yılında yılın ilham veren yönetmenini aramaya devam ediyor. İlk ya da ikinci filmini yönetmiş yönetmenlerin filmlerinin yarıştığı “Keş!f” bölümünde, ABD, Almanya, Fransa, Fas, Irak, İngiltere, İran, İsviçre, Nepal, Norveç, Sırbistan ve Türkiye’den toplam 9 film yarışacak.
Hamam, Hayal Kurma Oyunları, Anlat İstanbul, Ses, Aşk Tesadüfleri Sever filmlerinin oyuncusu, en son “Muhteşem Yüzyıl” adlı televizyon dizisinde Şehzade Mustafa rolünde izlediğimiz Mehmet Günsür; Silkwood, House of Games, Valmont ve The People vs. Larry Flynt gibi pek çok klasik filmde yapımcılık, Amadeus’tan Man on the Moon’a, Brokeback Mountain’dan Gangs of New York’a, önemli filmlerde yürütücü yapımcılık yapmış Michael Hausman; New York Film Festivali seçim komitesinde görev alan, aynı zamanda New Directors/New Films’in ortak direktörlüğünü ve Film Society of Lincoln Center’ın programlama direktörlüğünü de yürüten sinema yazarı ve film küratörü Dennis Lim; La Moitié gauche du frigo, Congorama, It’s Not Me, I Swear! gibi bol ödüllü filmlerin yanı sıra en son 2011’de Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adaylığı kazandığı Monsieur Lazhar’ın ünlü Kanadalı yönetmeni Philippe Falardeau ve Berlinale’nin yenilikçi filmleri öne çıkardığı Forum bölümünün direktörü Christoph Terhechte’den kurulu Keş!f jürisi, 2014’ün ilham veren yönetmenini seçecek.
Keş!f Uluslararası Yarışma filmleri ise şöyle: Ramon Zürcher’in Toronto, Cannes, Berlin gibi festivallerde büyük övgüyle karşılanan filmi The Strange Little Cat/Tuhaf Kedicik; İngiliz yönetmenler Stephanie Spray ve Pacho Velez’in Locarno’da En İyi İlk Film dalında özel mansiyon kazanan filmleri Manakamana; Clio Barnard’ın Cannes’da Label Europa Cinemas Ödülü’nü kazanmış, Stockholm ve Londra film festivallerinde ‘En İyi Film’ seçilmiş The Selfish Giant/Bencil Dev’i; İranlı Shahram Mokri’ye Venedik’te Orrizonti Jürisi’nden Teknik Başarı Ödülü’nü getiren Fish&Cat/Balık ve Kedi; Iraklı asıllı yönetmen Hisham Zaman’ın Kuzey Kürdistan’da başlayan ve İstanbul’a uğrayan, Tribeca’dan ödüllü filmi Before Snowfall/Kar Yağmadan Önce; Abdellah Taïa’nın bir gey çocuğun Arap toplumunda büyümesini şiirsel bir dille ve korkusuzca anlattığı Salvation Army/Kurtuluş Ordusu; Narimane Mari’nin belgesel sinemanın kalesi sayılan CPH:DOX’dan en iyi belgesel ödüllü filmi Bloody Beans/Kahrolası Fasulyeler; Sırbistanlı kadın yönetmen Mina Djukic’in etkileyici büyüme hikâyesi The Disobedient/Haylaz ve Türkiye’den Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın dünya prömiyerini Berlinale’nin Generation bölümünde yapacak, Altın Portakal’da ‘En İyi İlk Film’, ‘En İyi Senaryo’ ve ‘En İyi Kurgu’ ödüllerini toplamış filmleri Mavi Dalga.
Keş!f bölümündeki filmler ayrıca, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisi tarafından değerlendirmeye alınacak. Burçin Yalçın, Cem Altınsaray ve Müge Turan’dan oluşan jüri, seçecekleri bir filme SİYAD Ödülü’nü verecek.
Keş!f’e kardeş yarışma: Aşk & Başka Bi’Dünya
!f İstanbul’un bu yılki yenilikleri arasında ise, uluslararası yarışma “Keş!f”e kardeş gelen Aşk & Başka Bi’Dünya özellikle dikkat çekiyor. Filmleriyle yeni ve açık yollara, yöntemlere ve birlikteliklere işaret eden sinemacıları bir araya getirecek Aşk & Başka Bi’Dünya Yarışması, kamerayla dünyayı değiştirmeyi başarmış yönetmenleri İstanbul’da ağırlayacak ve “yılın en yaratıcı müdahalesini” arayacak. Aşk & Başka Bi’Dünya’yı yepyeni bir platforma dönüştürmeyi amaçlayan !f İstanbul, bu yarışma dışında ayrıca bir konuşma serisi ve aktivist sinemacılar buluşması da düzenleyecek.
Aşk & Başka Bi’Dünya’da yarışacak filmler arasında; Mayıs ayında bir trafik kazasında kaybettiğimiz İran Kürdistan, Bane’li Taha Karimi’nin yönettiği ve 1988 yılında, Saddam Hüseyin’in Baas rejiminin kimyasal saldırıları sonucu 182 bin sivil Kürdün ölümüne neden olduğu katliamdan kurtulmayı başarmış Faraj’ın yıllar sonra bölgeye gidişini anlattığı 1001 Elma/1001 Apples; 13 Mayıs 1985’te Philadelphia şehir yönetiminin radikal organizasyon MOVE’u kaldıkları evden çıkartma operasyonunun bir felakete dönüşmesini anlatan, Tribeca’da Jüri Özel Ödülü’yle kutlanan Jason Osder belgeseli Let the Fire Burn/Bırakın Yansın; Edison Cajas’nın Şili’nin dününe, bugününe ve yarınına ışık tutan filmi The Waltz of the Useless Mass/İşe Yaramazların Valsi; İran kökenli Riahi Kardeşlerin birlikte yönettiği, insanlığın mücadele yönetmelerini FEMEN’den Wall Street’e, İspanyadaki konut mücadelesinden Mısır’a uzanan bir hikâye sarmalında anlatan Everyday Rebellion/Her Gün İsyan; Toronto’da “En İyi Belgesel” seçilen, Uluslararası Belgesel Birliği (IDA) tarafından da yılın en iyisi seçilen ve Mısır’da yaşanan olaylarda yer alan bir grup aktivistin yaşadıklarını anlatan Jehane Noujaim imzalı The Square/Meydan; Mike Lerner ve Maxim Pozdorovkin’in yönetmenliğini üstlendiği, en son Putin karşıtı bir eylem sonrasında iki üyesi hapis cezasına çarptırılan feminist kolektifi Pussy Riot’ın hikâyesini konu alan Pussy Riot: A Punk Prayer/Pussy Riot: Bir Punk Duası ve Türkiye’den Koray Kaya’nın yönettiği, çağdaş müziğin algı süreçlerini, öncesi ve şimdisini İlhan Mimaroğlu’dan Aydın Esen’e, İlhan Erşahin’den Arto Tunçboyaciyan’a, önemli müzisyenlerle tartışan Anarchic Harmony/Anarşik Armoni yer alıyor.
Oyuncaklı filmlerden hoşlananlara “Oyun”
!f İstanbul’un sinemada oyun alanı yaratan ve seyirciyi oynamaya davet eden filmleri bir araya getiren bölümü “Oyun” ise, bu yıl Turkcell Profesyoneller Kulübü’nün sponsorluğunda gerçekleşecek. Oyuncul belgeseller, kaçık bilimkurgular, kült adayı ilk filmler, Japonya’dan gerçeküstücü fanteziler ve animasyon dünyasının en son hitleri seyirciyi yeryüzünün ve insanlık tarihinin belki de en eski eylemiyle, ‘oyun’la baş başa bırakacak.
Dünya sinema tarihini başlangıcından bugüne bütünüyle anlattığı 15 saatlik The Story of Film: An Odyssey/Sinemanın Hikâyesi belgeseliyle tanıdığımız Mark Cousins’ın açılışını Cannes’da yapan, bu kez sinemadaki çocuklara bakan yeni filmi A Story of Children and Film/ Sinema ve Çocukların Hikâyesi; İzlanda’nın muhteşem doğasında, atlar ve insanlardan ibretlik, trajikomik öyküler anlatan, ilk yönetmenlik denemesinde Benedikt Erlingsson’a San Sebastián ve Tokyo film festivallerinden ödüller getiren Of Horses and Men/Atlar ve İnsanlar; çocukluk ve yetişkinlik arasında sürreel ve büyüleyici bir yolculuğa çıkaran, Gen Art’tan “En İyi Film” başta olmak üzere toplam dört ödüllü Swim Little Fish Swim/Yüz Küçük Balık Yüz; 2007’de çektiği Big Man Japan’la radarımıza takılan, “Japonya’nın Cem Yılmaz’ı” Hitoshi Matsumoto’nun son filmi R-100, Toronto Film Eleştirmenleri Birliği’nce Jay Scott Ödülü’ne değer görülen, Slamdance’de Büyük Jüri Ödülü, Austin Fantastic Fest’ten de En İyi Film Ödülü’nü alan The Dirties/Pislikler Çetesi; iki sene önce !f’te de gösterilen Rubber/Lastik’le olay yaratan kült yönetmen Quentin Dupieux’in, takipçilerini bile ters köşeye yatırdığı son filmi Wrong Cops/Fena Polisler; ‘Indie animasyonun kralı’ olarak bilinen Bill Plympton’ın tutkulu, eğlenceli ve çılgın aşk filmi Cheatin’/Aldatma; Joseph Conrad’ın meşhur romanı ‘Karanlığın Yüreği’nin gonzo versiyonu da sayılabilecek, büyüleyici ve rahatsız edici, siyaseten yanlış, tehlikeli ve ölümüne çılgın sinema deneyimi Sick Birds Die Easy/Hasta Kuşlar Kolay Ölür; Disneyland’de gerilla stili çekilen ve sırf bu yüzden büyük tartışmalara neden olan, nefis siyah-beyaz görüntüleriyle ve kendine özgü mizah anlayışla karanlık, gerçeküstü bir masal olan Escape from Tomorrow/Yarından Kaçış; !f seyircisinin Curling, Bestiaire ve Vic+Flo Bir Ayı Gördü’yle yakından tanıdığı Denis Côté’nin “Mekanik ritüellerin hâlâ devam ettiği atölyeler ve fabrikalar bizim için bugün ne ifade ediyor?” sorusunu soran son filmi Joy of Man’s Desiring/Arzulamanın Zevki ve Türkiye’den, Fasulye filmiyle kendine has bir seyirci kitlesi kazanan Bora Tekay’ın uğurböceğinden süper kahraman, birkaç boş sayfadan da uzun metraj film yarattığı komedisi Böcek, “Oyun” bölümü filmleri…
Sanat hayat içindir!
Bu yılın yeni bölümlerinden biri de sanat ve hayatı buluşturan “Sanat Hayat İçindir!”. Sundance’te Belgesel dalında yönetmenlik ödülü, Tribeca’dan da Seyirci Ödülü’nü kapan, boks gibi şiddet içerikli bir sporu, son derece artistik bir biçimde resim sanatına yansıtan Ushio Shinohara ile kendisi gibi sanatçı olan eşi Noriko’nun birlikte açacakları sergiye hazırlıklarını konu alan, 2014 Oscar’larında da En İyi Belgesel adayı Cutie and the Boxer/Genç Kız ve Boksör; Alfred Hitchcock’tan David Lynch’e birçok sinemacıya ilham kaynağı olmuş Edward Hopper’ın 13 tablosunda gördüğümüz bir kadının hikâyesini 1920’ler Amerika’sını arka plana alarak yeniden hayal eden sıradışı belgesel Shirley: Visions of Reality/Shirley: Gerçekliğin Kehanetleri; aslında bir illüzyonist ve yazar Teller’ın ilk sinema filmi de olan, eğlenceli bir sanat dedektifliği hikâyesi anlatan Tim’s Vermeer/Tim’in Vermeer‘ı; baskının ve sansürün kol gezdiği Belarus’ta bir tiyatronun perde arkası öyküsünü gizlice kaçırılan arşiv görüntüleri ve sansüre direnen röportajlarla anlatan Dangerous Acts Starring the Unstable Elements of Belarus/Belarus’un Sakıncalı Unsurlarının Tehlikeli Eylemleri; bugün Amerikan fotoğrafı için tartışmasız bir öneme sahip olan Vivian Maier’ın keşfedilme sürecini konu alan Finding Vivian Maier/Vivian Maier’in Peşinde; Fransız fotoğrafçı ve kışkırtıcı sokak sanatçısı JR’ın dünya ölçeğinde katılımcılarla gerçekleştirdiği Inside Out projesini konu alan Inside Out: The People’s Art Project/Tersyüz: İnsanların Sanat Projesi; gerek özel yaşamı gerek çektiği fotoğraflarla tartışmalar yaratan Nan Goldin’in yaşamı ve çalışmalarını konu alan Nan Goldin – I Remember Your Face/Nan Goldin – Yüzünü Hatırlıyorum bu bölümde gösterilecek filmlerden sadece birkaçı…
Reggio ve Lynch’e özel
!f İstanbul, her sene sinemanın değişik mıntıkalarında gezinen “Özel Gösterimler” bölümüne bu sefer iki ustanın işini konuk ediyor. Qatsi Üçlemesi’nin kült yönetmeni Godfrey Reggio’nun yine akıllara durgunluk veren diyalogsuz bir modern yaşam portresiyle geri döndüğü Visitors/Ziyaretçiler ve filmleriyle aklımızı başından alan usta yönetmen David Lynch’in bilmediğimiz hayatına tanık olacağımız ve yıllardır yürüttüğü meditasyon çalışmalarına eşlik edeceğimiz David Lynch: Meditation, Creativity, Peace/David Lynch: Meditasyon, Yaratıcılık, Huzur, özellikle sinefillerin kaçırmaması gereken seyirlikler…
!f kült!
!f İstanbul’un kemikleşen bölümlerinden !f kült’e bu sene Charles Laughton’ın 1955 tarihli klasiği The Night of the Hunter/Caniler Avcısı konuk oluyor. Aslen oyuncu olarak tanıdığımız Laughton’ın ilk ve son yönetmenlik denemesi olan film, kendisine vaiz süsü veren ama aslında kendini kadınları öldürmeye adamış bir psikopat olan Powell’ın, hapishanede öğrendiği bir gerçekle bankadan soyulmuş paraların peşine düşmesini anlatıyor. Özellikle başroldeki Robert Mitchum’ın sinema tarihinin en etkileyici kötü karakterlerinden birine hayat verdiği bu etkileyici kara film, döneminde değeri bilinmemiş olsa da zamanla kült mertebesine erişmiş ve kendine sıkı hayranlar edinmişti. Bu yıl içinde çeşitli ülkelerde yeniden gösterime girecek Caniler Avcısı, yenilenmiş kopyasıyla Türkiye’de ilk kez !f İstanbul’da…
Koltuğunda zıplamak isteyenlere “Karanlık & Köşeli”!
Yaratıcılığa ve deneyimlere açık sinemaseverlerin !f alanı “Karanlık & Köşeli” bölümünde bu sene de, karanlık ve rahatsız edici yapımlardan senenin en çok konuşulan fantastik ve avangard filmlerine, seyircinin ‘görme biçimleri’ni altüst eden, algının kapılarını sonuna kadar açmayı hedefleyen filmler toplanıyor.
Boston Underground Film Festivali’nde “En İyi Film” seçilen, Chicago’dan Altın Hugo, Fant-Asia’dan En İyi İlk Film, SXSW Film Festivali’nden de “Seyirci Ödülü”nü toplayan, eleştirmenlerce yılın gerilim filmlerinden biri ilan edilen Cheap Thrills/Ucuz Heyecanlar ile 2009’da çektikleri ilk filmleri Amer’le etkilendiğimiz Fransız ikili Hélène Cattet ve Bruno Forzani’nin seyirciyi şoke edecek yeni işleri The Strange Color of Your Body’s Tears/Bedenindeki Yaşların Gözyaşlarının Garip Rengi; pagan temsillerinden komün denemelerine, black metal festivallerinden kutuplardaki münzevilere, Kuzey Işıkları’ndan her daim mucizevi anlara uzanan ruhsal bir yolculuk deneyimi vadeden A Spell to Ward Off the Darkness/Karanlığı Savuşturmak İçin Bir Büyü; ilk filmi Murder Party’le dikkatleri çeken Jeremy Saulnier’in Cannes Film Festivali’nin Director’s Fortnight bölümünde FIPRESCI Ödülü’nü kazanan ve klasik intikam hikâyesine yenilikçi ve atmosferik yaklaşımıyla dikkat çeken ikinci filmi Blue Ruin/İntikam; Koroshiya, Gokudô sengokushi: Fudô/Ölümcül Oyunlar, Audition/Ölüm Provası gibi filmleriyle Türkiye’de de sıkı takipçiler yaratan, janrlar arasında dolaşmayı seven ve şiddeti sunmak konusunda hiç de çekimser davranmayan ünlü Japon yönetmen Takashi Miike’nin son filmi The Mole Song: Undercover Agent Reiji/Köstebek Şarkısı: Gizli Ajan Reiji festivalin seyirciyi yerinden hoplatacak filmlerinden birkaçı.
Sevmekten korkmayanlara “Gökkuşağı”!
!f İstanbul’un ilk yılından beri, sevmekten korkmayanların ve gökkuşağının altında hepimize yer var diyenlerin filmlerini buluşturduğu “Gökkuşağı” bölümünde bu sene 6 film gösterilecek: Jeffrey Schwarz’ın yönettiği, John Waters’ın fetiş oyuncusu Divine’ın, Baltimore’daki çok az bilinen ilkgençlik günlerinden kült bir süperstar oluşuna kadarki hayat hikâyesini anlatan I am Divine/Ben Divine; Aralarında João César Monteiro, Raul Ruiz, Werner Schroeter, Robert Kramer ve Derek Jarman’ın da yer aldığı birçok büyük sinemacının hem arkadaşı olan, hem de onların filmlerinde ses mühendisliği yapan, aynı zamanda 20 yıldır HIV ve Hepatit C ile yaşayan aktivist Joaquim Pinto’nun ilham verici hayatına seyirciyi ortak eden What Now? Remind Me/Peki Şimdi? Hatırlat Bana; prömiyerini 2013 Sundance’te yaptıktan sonra Berlin Film Festivali’nde Teddy Jüri Ödülü kazanmayı başaran Amerikalı yönetmen ve senarist Stacie Passon’ın etkileyici draması Concussion/Sarsıntı, 1985 San Francisco’sunu, geyler için belirsizlik ve korku dolu bir tarihi fon alıp 20’li yaşlarında bir modern dansçı olan Frankie’nin bu korkulara göğüs gerişini konu alan Test; Hilton Lacerda’nın Gramado ve Rio de Janeiro film festivallerinde ödüllere boğulan, Brezilya askeri darbesi döneminde sahneye çıkma cesareti göstermiş avangart bir kumpanyanın hikâyesine odaklanan Tattoo/Dövme ve Türkiyeli trans erkek bireylerin ilk örgütlenme mücadelelerine tanıklık eden Voltrans.
!f’in müzik festivali !f music 3 yaşında!
Maximum Kart partnerliğinde düzenlenecek, !f music bu yıl üçüncü yaşını kutluyor ve müziği sinemaya, sinemayı sahneye taşımaya, partileriyle de İstanbul gece hayatını hareketlendirmeye devam ediyor.
Yılın en iyi müzik filmlerini buluşturan !f music’in bu yılki seçkisinde yer alan filmler ise şöyle: 2009’da Cherrybomb’la dikkatleri çeken ikili Lisa Barros D’Sa ve Glenn Leyburn’un radikal, asi ve son derece tutkulu bir müziksever Terri Hooley’nin 70’lerin Belfast’ında plak dükkânı açmakla başlayan, İrlanda’nın punk babasına dönüşen hayatını anlattıkları Good Vibrations, Amerika’nın en iyi indie gruplarından The National’ı konu alan ama onun hakkında olmayan bir belgesel olma tuhaflığıyla grubun hayranlarının ilgisini hak eden Mistaken For Strangers; eskiden A Silver Mt. Zion olarak da bilinen Kanadalı ünlü post-rock grubu Thee Silver Mt. Zion Memorial Orchestra’nın evcil çifti Efrim ve Jessica’nın bir yandan müzik, bir yandan da ev yaşamlarına eşlik etmememizi sağlayan Gel Bizimle Dertlen!; Küba’yı kasıp kavuran, hükümetin konser vermelerine ve hatta albüm yapmalarına izin vermediği underground rap grubu Los Aldeanos’la tanışmamıza vesile olan Viva Cuba Libre: Rap is War/Viva Cuba Libre: Rap Savaştır ve çağımızda müzisyen olmanın getirdiği zorluklara odaklanan, 15. yılına giren New York Red Bull Müzik Akademisi’nin eğitimlerinin yanı sıra, Brian Eno, Rakim ve Lee ‘Scratch’ Perry gibi isimleri de izleyeceğimiz Ne Fark Eder? Müzik Yapmaya Dair Bir Film.
25 Ocak’ta yapacağı açılış partisiyle !f İstanbul’dan önce ‘merhaba’ diyen !f music’in partileri de heyecan uyandırıyor. Bu yıl 15 Şubat’ta !f İstanbul Açılış Partisi’ni garajistanbul’da yapacak !f music, bir !f klasiğine dönüşen “Gökkuşağı Partisi”ni de 21 Şubat Cuma gecesi The Hall’a taşıyacak.
!f İstanbul Açılış Partisi‘nde, Panorama ve Fabric’in sevilen seslerinden prodüktör ve DJ’i Ewan Pearson ve DearHead’den Evrim Tüfekçioğlu’nun DJ setleri geceyi ele geçirirken, Gökkuşağı Partisi’nde, kariyerindeki zirveye son hızla tırmanan İngiliz DJ Anthea ve Berlin’in en meşhur underground mekanı Berghain / Panorama Bar’ın resident DJ’i nd_baumecker’ı dinleme fırsatı yakalayacağız. Festivalin “Gökkuşağı” bölümünde izleyeceğimiz I’m Divine filminden ilham alarak hazırlanacak gecede, ana sahneyi DearHead, alternatif sahneyi ise Duygu Dönmez/Just-D ısıtacak. !f music parti biletleri, öğrenci 20 TL, tam 30 TL olarak biletix’te satışa sunulacak.
!f music kapsamında ayrıca 3 özel etkinlik gerçekleşecek. !f istanbul’un açılış partisi için İstanbul’a gelecek olan İngiliz müzik prodüktörü, söz yazarı, remix sanatçısı Ewan Pearson; Protools, Logic ve Ableton Live yazılım programları üzerine çalışma tekniklerini anlatacağı “Dijitalden analoga, kendi sesini yaratmak” başlıklı bir sohbet düzenleyecek. (16 Şubat, 18.00 – 19.00)
!f music 2014 film programında yer alan “Ne Fark Eder? Müzik Yapmaya Dair Bir Film” belgeseli de bir sohbete ilham olacak. Müziğin yaratım süreçlerinin anlatıldığı ve hayran olduğumuz sanatçılardan kişisel müzik hikâyelerini dinlediğimiz filmde “keşke burada olsaydı da tanışsaydık” dediğimiz isimlerden Todd Edwards bu film vesilesiyle İstanbul’a gelecek ve sevdiği seslerden, ilham kaynaklarından ve kariyerinde iz bırakan anlardan bahsedecek. Edwards ayrıca aynı günün gecesi, Red Bull Music Academy’nin filmi kutlamak üzere vereceği partide çalıyor olacak. (18 Şubat Salı / 16.00 – 17.00)
!f music kapsamında bir de çok özel bir pop up etkinliği gerçekleşecek. 19 Şubat’ta Babylon’da gerçekleşecek bu büyüleyici sinema ve konser deneyiminde, görüntü ve müziğin sıradışı bir şekilde bir araya geldiği Jem Cohen’in filmlerine, Guy Pucciotto’nun (Fugazi) gitarı, Jim White’ın (Dirty Three) davulu ve George Xylouris’un udu eşlik edecek. Jem Cohen, bu performans için özel olarak bir araya getirdiği 3 yeni kısa filmiyle bizi sağanak yağmurlu şehir manzaralarının, gece ve müzelerin gizemli dünyasına, müzisyen arkadaşlarının eşliğinde büyüleyici bir yolculuğa davet edecek. (19 Şubat Çarşamba / 21.00)
Ev dediğimiz Türkiye’den fotoğraflar
!f İstanbul Türkiye sinemasının son bir yılını mercek altına aldığı “Ev” bölümünde alternatif sesleri bir araya getiriyor. Antalya’da büyük ilgi gören, Ali Kemal Çınar’ın hemoroid hastalığından yola çıkarak ailesiyle yaşadıklarını ve sinema sevdasını anlattığı Kısa Film; yine Antalya’dan En İyi Belgesel Ödülü’nü alan Biene Pilavcı’nın eski VHS kayıtları ve küçük bir kızın günlükleriyle başlayan hayat hikâyesinin izinde bir ailenin geçmişini arşınladığımız filmi Tek Başına Dans; Vuslat Saraçoğlu’nun Müslüm Gürses hayranlarının kurduğu muslumculer.com üyeleriyle yaptığı görüşmelerden oluşan şaşırtıcı belgeseli Müslüm Babanın Evlatları; topraklarını ve sularını HES’lere kaptırmak istemeyen insanların mücadelelerinin anlatıldığı Kamilet, Loç Vadisi, Suyun Gözü, Derelerin Kardeşliği filmlerinden oluşan seçki Kurtarılmış Bölge?; Bülent Gündüz’ün iki senedir içimizde bir yumru olarak duran Roboski katliamını konu alan filmi Roboskî mon amour; Kürtlerin Rojava’da devrimden sonra edindikleri demokratik özerkliğin akabinde bölgede yaşananlara odaklanan The Silent Revolution/Sessiz Devrim; Türkiye’nin ilk şehir planlamacısı Aron Angel’in ağzından İstanbul’un bugünkü AVM’ler diyarı haline gelişinin hikayesini izleyeceğimiz İstanbul Hayali ve Gezi eylemleri döneminde gecelerini ve gündüzlerini parkta geçiren gençlerin, yanlarında anne-babaları ya da büyükanneleri, en korktukları anları, en güldükleri sloganları, anladıklarını ve anlamadıklarını anlattıkları Ben Bir Slogan Buldum: Annem Benim Yanımda, Türkiye’de ev dediğimiz yerlerden çarpıcı resimler sunuyor.
40’a yakın noktada aynı anda film izliyoruz
Dünyada ilk kez !f İstanbul tarafından gerçekleştirilen ‘alternatif dağıtım ve paylaşım’ projesi “!f ²’’ bu yıl beşinci kez ve İş Bankası Maximum Kart ve İş’te Üniversiteli partnerliğinde ve online sinema sitesi MUBI ortaklığında yapılacak. Festivalin son üç günü olan 21-22-23 Şubat tarihlerinde İstanbul’da gösterilecek 5 film, 30 şehir ve 36 farklı noktada, 15 bin kişiye aynı anda ulaşacak. İstanbul’daki festival salonlarını Türkiye’nin 26 şehrinin yanı sıra Lefkoşa, Gümrü, Kudüs, Erivan ve Ramallah’a taşıyacak “!f ²’’de Tek Başına Dans, Gabrielle, Bad Hair/Kıvırcık Saç, Honey/Bal ve Everyday Rebellion/Her Gün İsyan filmleri gösterilecek.
Yılın en iyi kısaları bir arada
!f İstanbul’un kısa metrajlı film üretimine dair son bir yıl içerisindeki eğilimlerin derlemesini yapmak amacıyla hazırladığı “Türkiye’den Kısalar”, bu yıl da yönetmen ve yapımcıların yanı sıra kısa film izleyicilerinin önerileriyle hazırlandı. !f İstanbul’un tematik olarak programladığı “Türkiye’den Kısalar” seçkileri İstanbul, Ankara ve İzmir’de çeşitli festival sinemaları ve mekanlarında ücretsiz olarak !f izleyicilerine sunulacak. İstanbul’daki gösterimler sırasında yapılacak “İzleyici Oylaması” sonucu bir kısa filmin yönetmeni uluslararası bir festivale izleyici olarak katılmaya hak kazanacak.
Bu yıl “Türkiye’den Kısalar” bölümü bu yıl dört derlemeden oluşuyor. Türkiye’nin son bir yılında çoğumuzu derinden etkileyen bağzı meseleleri konu alan 6 kısalı “Biz Buraya Nasıl Geldik?”, idealize edilen mutlu aile tabloları yerine başka aile tablolarını bir araya getiren “Aile Tablosu”, her birinde farklı bir coğrafyanın/mekânın renginin filmin atmosferinin baskın geldiği üç farklı sinemasal lezzeti buluşturan “Üç Renk”, cümlesini hem doğrudan bir soru, hem de bir meydan okuma olarak sordurtan “Kim Korkar Hayattan !/?”, yılın en kendine özgü kısa programı olarak seyircilerini bekliyor.
Mavi Dalga’yla Sundance atölyesi
!f İstanbul’un son dört yıldır Sundance Enstütüsü ile ortaklaşa yürüttüğü ve Mayıs ayında İstanbul’da gerçekleşecek Sundance Senaryo Lab öncesi, festivale özel bir atölye gerçekleşecek. 2012 yılındaki atölyeye seçilen dört senaryodan biri olan Mavi Dalga’nın yönetmenleri Zeynep Dadak ve Merve Kayan, filmin çekim sürecini ve senaryonun oluşum aşamalarını paylaşacak. Önceki yıllarda Charien Dabis, Sally El-Hosseini ve Ry Russo Young ile benzerleri yapılan, yönetmenlerin klipler ve anekdotlarla renklendirdiği bu atölye, senaristlerin, yönetmenlerin ve film meraklılarının kaçırmaması gereken özel ve samimi bir çalışma. “Sundance: Özel Çalışma, Mavi Dalga” atölyesi 22 Şubat’ta SALT Beyoğlu’da ücretsiz izlenebilir.
!f İstanbul etkinlikleri hareket katıyor
!f İstanbul’un söyleşili, atölyeli etkinlikleri festivale ve !fçilerin dünyasına hareket katacak. Bu yıl festivalin etkinlik mekânları İstanbul’da SALT Beyoğlu, Açık Sinema, Cezayir; İzmir’de Fransız Kültür Merkezi olacak.
Salt Beyoğlu
Geçen yıl olduğu gibi festivalin önemli duraklarından SALT Beyoğlu ücretsiz etkinliklere ev sahipliği yapacak.
Bu yıl !f’in bir buluşma platformu olarak da kurguladığı yeni uluslararası yarışması ‘Aşk & Başka Bi’Dünya’, Salt Beyoğlu’nda gerçekleşecek “Küçük Müdahaleler” başlıklı etkinlik serisine de ilham kaynağı olacak.
Festival “Çoğumuzun kendi yetilerini, gücünü, yapabildiklerini her gün sorguladığı kırılgan ama bir o kadar da yeniliklere gebe bir dönemdeyiz. Bir araya gelip, hem sorularımızı, hem de bildiklerimizi paylaşma zamanıdır” inancıyla oluşturduğu bu platformda, !f 2014’ün yarışma ve yarışma dışı programından yönetmenler ve yapımcıların yanı sıra, Türkiye’den sinemacı, aktivist, yazar, sanatçı ve müzisyenleri buluşturacak.
Bu yıl “Küçük Müdahaleler”, bir konuşma serisi, bir atölye ve bir mini konserden oluşuyor. Bu kapsamda sorulacak soru ise “Yaşadıklarımızla ne yapabiliriz, nasıl yapabiliriz?”.
Bir Atölye
!f İstanbul’un kurucularından ve yardımcı yönetmeni Pelin Turgut’un moderatörlüğünde yapılacak “Şifalı Sözler: Zor zamanlarda ‘devam’ diyen bir hikâyeyi nasıl yaratırız?” başlıklı atölyede katılımcıların Gezi sırasında yaşadıklarımızı sonrasında yarım kalanla birleştirmeyi ve birbirimizin hikâyelerini dinlemeyi hedefliyor. (15 Şubat Cumartesi, 13.00 – 17.00)
Bir Mini Konser
Türkiye’nin genç kuşak çağdaş müzik bestecilerinden Erdem Helvacıoğlu’nun Gezi direnişi süresince kaydettiği dış seslerden oluşan 60 dakikalık işinin dinletisinin sergileneceği “Direnişin Sesleri”, bir belgeleme çalışmasından ziyade, çeşitli flashback’lerden oluşan, sinema filmi estetiğinde betimlenen bir hikâyenin işitsel anlatımı sayılabilir. (15 Şubat Cumartesi, 19.30 – 21.00)
Bir Konuşma Serisi
Bir gün boyunca sürecek bu seride yer alacak konuşmacılar ve konuşma başlıkları şöyle: Anarşik Armoni‘nin yönetmeni Koray Kaya ve film müziklerini yapan Mutlu San “Henüz Gerçekleşmemiş Bir Direnişi Çekmeye Başlamak”; Tek Başına Dans’ın yönetmeni Biene Pilavcı “Kişisel Olanın Derinliklerinden, Koskocaman Dünyaya: Kişisel Hikâyelerin Ne Önemi Var?”; VideoOccupy kurucularından Olgu Demir “Bu Bir Video Değildir!”; çağdaş sanatçı Ali Kazma “Bir direniş platformu olarak beden”; şair ve yazar Bejan Matur “Sanat Dünyaya Ne Söyler?”; Her Gün İsyan’ın yönetmenleri Arash Riahi ve Arman Riahi “İlham, Bilgi Ve Direniş: Sinema Ve Diğer Yollar”; Pussy Riot: Bir Punk Duası’nın yönetmenleri Mike Lerner ve Maxim Pozdorovkin “Globalleşen Dünyada Sanat ve Aktivizm: Pussy Riot Olayı”; İşe Yaramazların Valsi’nin yönetmeni Edison Cajas “Şili’den Faydasız ve Baltalayıcı Mektuplar: Gelecekle şimdi arasında sıkışmış geçmişin deneyimi”; Jem Cohen ve Guy Piccioto “Eylemin Şiirselliği: Sinema, Müzik ve Aktivizmin Birlikteliği”; Meydan’ın yönetmeni Jehane Noujaim “Devrimi anlamak, toparlamak ve sinemaya aktarmak: Meydan’da yönetmenliğin ve yapımcılığın aktivist hali” (16 Şubat Pazar, 10.30 – 16.45)
Salt Beyoğlu, ‘Küçük Müdahaleler’ dışında iki etkinliğe daha ev sahipliği yapacak: !f’te ilk gösterimi yapılacak Böcek filminin ekibiyle gerçekleşecek ve içimizdeki oyuncuyu bulmaya yönelik “Bizimle Oynar Mısın?” başlıklı atölye 7-9 Şubat tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda yapılacak. (7-8-9 Şubat, 10.00 – 20.00) Anadolu Kültür ve Diyarbakır Sanat Merkezi’nin yürüttüğü, docIstanbul ve Geniş Açı Proje Ofisi’yle birlikte gerçekleştirilen BAK projesi kapsamında geçen yıl çekilen kısa filmlerin ve fotoğraf çalışmalarının gösterileceği “Hatırlamak Ve Anlatmak İçin Şehre Bak” başlıklı etkinlik ise 14 Şubat’ta gerçekleşecek. (14 Şubat Cuma, 16.00 – 18.00)
Cezayir
!f İstanbul Etkinlikleri kapsamında 4. kez gerçekleştirilecek Yaşayan Kütüphane, 15 ve 16 Şubat tarihlerinde Cezayir’de olacak… Aynı kentte birlikte yaşadığı halde birbiriyle konuşma fırsatı bulamayan insanlara yapıcı ve kişisel bir söyleşi ortamı sunmayı ve bu yolla kişilerin birbirlerine karşı önyargılarını yeniden gözden geçirmelerini teşvik ederek toplumsal barışa katkı sağlamayı hedefleyen Yaşayan Kütüphane, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi tarafından yürütülüyor. (16-17 Şubat, 12:00 – 17:00)
Biletler biletix’te
13. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin biletleri 31 Ocak-2 Şubat tarihlerinde İstanbul için, 14-16 Şubat tarihlerinde de Ankara ve İzmir için biletix’te indirimli ön satışa çıkacak. Bu yıl festival biletleri biletix’ten ve sinema gişelerinden satın alınabilecek.
İstanbul’da bilet ücretleri:
Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 8 TL (19:00 seansı öncesi)
Tam: 15 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
Öğrenci: 12 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
“Ev” Bölümü Filmleri: 8 TL
21:30 – 22:00 Seansları: 17 TL
Ankara ve İzmir’de ise bilet ücretleri:
Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 8 TL
Tam: 14 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
Öğrenci: 11,5 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
“Ev” Bölümü Filmleri: 8 TL
21:30 – 22:00 Seansları: 14 TL
İş Bankası Maximum Kartlılara özel avantajlar
Festivalde İş Bankası Maximum Kart sahiplerine özel olarak hazırlanan “Maximum Film” ve “Maximum Müzik” paketleri ile biletlerde %50 indirim ayrıcalığı sunulacak. İş Bankası Maximum Kart sahipleri, “Maximum Film” paketiyle en az 4, en fazla 20 adet festival sinema biletini, “Maximum Müzik” paketiyle ise en az 2, en fazla 6 adet parti biletini %50 indirimle satın alabilecekler. Paket almayı tercih etmeyen İş Bankası Maximum Kart sahipleri için de film ve parti biletlerinde ön satışta %20 indirim ayrıcalığı sunulacak.
Turkcell’den bir bilet alana bir bilet bedava
Festivalde ayrıca, Turkcell Profesyoneller Kulübü üyeleri de Cuma ve Cumartesi akşamı 19:00 ve 19:30 seanslarında “bir bilet alana bir bilet hediye” fırsatından faydalanacaklar.
!f İstanbul,13 Şubat’ta İstanbul’da başlayacak ve 27 Şubat’ta Ankara’ya ve İzmir’e uğrayarak 2 Mart’ta yolculuğunu tamamlayacak. Ayrıntılı bilgi için: www.ifistanbul.com
Ayrıntılı bilgi ve söyleşi talepleriniz için:
Uğur Yüksel
!f İstanbul Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü
Dereboyu Cad. Ambarlıdere Yolu No:4 Kat:1 Ortaköy – Beşiktaş, İstanbul
T: +90 212 281 01 42
F: +90 212 270 55 58
G: +90 536 731 42 16